ADALETİN ZAYIFLADIĞI YERDE TOPLUM SARSILIR

Devletin varlık sebebi iki temel göreve dayanır: Adalet ve güvenlik. Eğer bu iki unsur zayıflarsa, toplumun huzuru sarsılır, bireylerin devlete olan güveni zedelenir ve kaos kaçınılmaz hale gelir. Son günlerde infaz yasasında yapılması planlanan değişiklikler, bu dengeyi daha da kırılgan hale getirecek gibi görünüyor. Özellikle mükerrer suçlar için infaz indirimi getirilmesi, suça karşı caydırıcılığı azaltırken, toplumun adalet duygusunu derinden yaralayacaktır.

Cezasızlık Algısı Toplumu Çökertebilir

Adalet sisteminin en temel görevi, suçun önlenmesi ve işlenen suçların cezalandırılmasıdır. Ancak, son yıllarda giderek güçlenen cezasızlık algısı, suçluları cesaretlendirmekte ve mağdurların adalet sistemine olan inancını zayıflatmaktadır. Bir kişi suç işlediğinde ve hak ettiği cezayı almadığında, toplumda şu tehlikeli düşünce yayılmaya başlar: “Zaten suç işleyenin yanına kar kalıyor.”

Bu algı toplumun adalete olan inancını yok eder. Mağdurlar kendilerini çaresiz hissederken, suçlular ise adeta ödüllendirilmiş olur. Hukuk sisteminin amacı, suç işleyenlerin dışarıda dolaşmasını sağlamak değil, suç oranlarını azaltmak olmalıdır. Ancak, infaz yasasında yapılacak değişiklikle birlikte mükerrer suç işleyenlere getirilecek olan indirim, adaletin caydırıcılık ilkesini büyük ölçüde zayıflatacaktır.

Mükerrer Suçlular İçin İnfaz İndirimi Ne Anlama Geliyor?

Önerilen değişiklikle birlikte, mükerrer suç işleyenlerin cezaevinde geçirmesi gereken süre kısalacak. Mevcut sistemde, bir kişi mükerrer suç işlediğinde aldığı cezanın tamamını cezaevinde çekmek zorundayken, yeni düzenlemeyle cezasının dörtte üçünü cezaevinde geçirip, kalan dörtte birlik kısmını şartlı salıverme kapsamında tamamlayabilecek. Yani, 10 yıl ceza alan bir suçlu, sadece 7,5 yılını cezaevinde geçirecek.

Peki bu ne anlama geliyor? Mükerrer suç işleyenler, artık cezanın tamamını yatmak zorunda olmadıkları için, suç işlemekten caydırılmayacaklar. Zaten toplum için tehdit oluşturan bu kişiler, daha kısa sürede serbest kalıp, aynı suçları tekrar işleyebilirler. Bu da suçu önlemek yerine, daha fazla suçluya cesaret vermek anlamına gelir.

Toplumsal Huzur Tehlikeye Girebilir

Hukuk sisteminin temel amacı, adil bir toplum düzeni kurmak ve insanları suça karşı korumaktır. Ancak, cezaların hafifletilmesiyle birlikte güvenlik riski artabilir. Özellikle büyük şehirlerde suç oranlarının yükselmesi kaçınılmaz hale gelebilir. Çünkü:

  • Mükerrer suçluların dışarıda olması, yeni mağdurlar yaratacaktır.
  • Hukuka güveni zedelenen bireyler, kendi adaletini sağlamak isteyebilir ve bu da anarşiyi körükleyebilir.
  • Güvenlik güçleri sürekli aynı suçlularla uğraşmak zorunda kalacak, adalet sistemine olan inanç daha da azalacaktır.

Adaletin Güçlü Olduğu Bir Devlet Mümkün Mü?

Güçlü bir devlet, sadece ekonomisi veya askeri yapısıyla değil, adalet mekanizmasının sağlamlığıyla ayakta kalır. Eğer insanlar adaletin varlığına inanmazsa, devletin diğer fonksiyonları da zayıflar. Toplumu ayakta tutan şey, suçluların değil, mağdurların haklarının korunmasıdır.

Adaletin güçlü olması için yapılması gerekenler şunlardır:

  1. Cezaların caydırıcılığını artırmak: Suç işleyen kişilerin, hukukun sert yüzüyle karşılaşması gerekir. Suç işleyen bir kişi, ağır sonuçlarla yüzleşeceğini bilmeli ki suç işlemekten kaçınsın.
  2. Mağdur haklarını güçlendirmek: Ceza yasalarında yapılacak düzenlemeler, öncelikle mağdurların hakkını koruyacak şekilde olmalıdır. Adalet, sadece suçlulara ceza vermek değil, mağdurları da korumaktır.
  3. Ceza indirimleri yerine suç önleyici politikalar geliştirmek: Eğitim, istihdam ve sosyal destek projeleriyle bireylerin suça yönelmesi engellenmelidir. Önleyici tedbirler olmadan sadece ceza vermek yetmez.

Sonuç: Devlet Adaleti Koruyamazsa, Halk Kendi Adaletini Sağlamaya Çalışır

Hukuk sisteminin temel görevi, toplumu suça karşı korumaktır. Ancak, adalet mekanizması zayıfladığında, insanlar adaleti devletten beklemeyi bırakır ve kendi adaletlerini sağlamaya yönelir. Bu ise, toplumsal düzenin bozulmasına, hukuksuzluğun artmasına ve anarşi ortamının oluşmasına neden olur.

Adalet, devletin en önemli direğidir. Eğer bu direk yıkılırsa, toplum da çöker. Cezaların hafifletilmesi, suçluların daha erken tahliye edilmesi, sadece cezaevlerini boşaltır; ancak sokakları daha tehlikeli hale getirir. Unutmayalım ki güçlü bir devlet, suçluyu affeden değil, adaleti sağlayan devlettir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Alışveriş Sepeti