Yunanistan’daki Gemi Faciası ve Sızdırılan Kayıtların Çelişkileri: Göçmenlik Politikaları ve Uluslararası Tepkiler
2023 yılında Yunanistan açıklarında meydana gelen ve 500’den fazla göçmenin hayatını kaybetmesine neden olan tekne faciası, deniz güvenliği ve göçmenlik politikaları konularında uluslararası alanda geniş yankı uyandırmıştır. Bu trajik olayın ardından, sızdırılan ses kayıtları, Yunan yetkililerinin olayla ilgili açıklamalarını sorgulamaya açmıştır.
Olayın Gelişimi
14 Haziran 2023’te, Libya’nın Tobruk limanından yaklaşık 700 göçmeni taşıyan “Adriana” adlı balıkçı teknesi, İtalya’ya ulaşmak üzere yola çıkmıştır. Tekne, aşırı kalabalık ve kötü durumda olup, yolculuk sırasında su ve yiyecek gibi temel ihtiyaçları tükenmiştir. 13 Haziran sabahı, göçmenler su stoku tükenmesi nedeniyle yardım çağrısında bulunmuşlardır. Ancak, Yunan sahil güvenliği, teknedeki kişilerin tehlikede olmadığını ve gönüllü olarak İtalya’ya gitmek istediklerini iddia etmiştir.
Sızdırılan Ses Kayıtları ve Çelişkiler
Olayın ardından sızdırılan ses kayıtları, Yunan sahil güvenliği ile teknedeki kaptan arasında yapılan telefon görüşmelerini içermektedir. Bu kayıtlarda, Yunan yetkililerinin teknedeki kişilerin Yunanistan’a gitmek istemediklerini belirtmelerini istediği duyulmaktadır. Örneğin, bir görüşmede, Yunan kurtarma koordinasyon merkezinde görevli bir yetkilinin, göçmen teknesinin kaptanına yaklaşan bir gemiye, “Buradakiler Yunanistan’a gitmek istemiyor” demesi talimatı verdiği duyulmaktadır.
Bu sızdırılan kayıtlar, Yunan yetkililerinin olayla ilgili önceki açıklamalarıyla çelişmektedir. Özellikle, teknedeki kişilerin yardım çağrılarına rağmen, Yunan sahil güvenliğinin müdahale etmemesi ve teknedeki kişilerin Yunanistan’a gitmek istemediklerini belirtmeleri istenmesi, ciddi soru işaretleri yaratmıştır.
Uluslararası Tepkiler ve Hukuki Süreçler
Facianın ardından, Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları kuruluşları, Yunanistan’ın göçmen teknesi faciasına dair tutumunu eleştirmiştir. Özellikle, Yunan sahil güvenliğinin ihmali ve olayın önlenmesi için gerekli önlemleri almadığı iddiaları gündeme gelmiştir.
Yunanistan’da, kazaya karışan 9 Mısırlı kişi insan kaçakçılığı ve diğer suçlardan dolayı tutuklanmıştı. Ancak, Yunan mahkemesi, bu kişilerin yargılanması için yargı yetkisi olmadığına karar vererek davayı reddetmiştir.
Sonuç ve Değerlendirme
Bu trajik olay, deniz güvenliği, göçmenlik politikaları ve uluslararası iş birliği konularında ciddi soru işaretleri yaratmıştır. Sızdırılan ses kayıtları, Yunan yetkililerinin olayla ilgili önceki açıklamalarını sorgulamaya açmış ve uluslararası toplumun dikkatini çekmiştir. Bu durum, benzer olayların önlenmesi ve deniz güvenliğinin artırılması için daha etkili ve şeffaf politikaların geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir.