Son dönemde, ABD’nin İsrail’e verdiği güçlü askeri destek ve İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonları, dünya genelinde büyük tepki toplamaya devam ediyor. ABD’nin İsrail’e sağladığı yardım, özellikle 2023 yılından bu yana 22 milyar doları buldu ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdürmesine olanak tanıdı. Bu durum, bölgedeki insani krizin derinleşmesine, sivil kayıpların artmasına ve uluslararası arenada büyük tartışmalara yol açtı. Birçok ülke ve insan hakları savunucusu, ABD’nin bu desteğini eleştirerek, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarını durdurması çağrısında bulundu.
Ancak bu destek, sadece askeri yardımlarla sınırlı kalmıyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump, Gazze ile ilgili tartışmalı açıklamalarıyla gündeme geldi. Trump, İsrail’in Gazze’yi ABD’ye devretmesini ve bölgenin yeniden inşa edilmesini önerdi. Trump, Gazze’nin geleceğini “Orta Doğu’nun Rivierası” olarak tasarladığını belirtti. Bu plan, Filistinlilerin bölgeden sürülmesi ve Mısır ile Ürdün gibi komşu ülkelere yerleştirilmelerini öngörüyor. Trump’ın önerisi, bölgedeki birçok ülke tarafından şiddetle reddedildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump’ın planını “gayrimenkul operasyonu” olarak nitelendirerek, bölgedeki çözümün siyasi bir süreçle bulunması gerektiğini vurguladı.
Trump’ın Gazze planı, ABD’nin iki devletli çözüm politikasından saparak, İsrail’in Gazze’yi ilhak etme çabalarına dolaylı bir destek sunduğu şeklinde yorumlanıyor. Bu durum, sadece Filistinlilerin haklarının ihlali değil, aynı zamanda bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması için uzun vadeli siyasi çözümlerin gerekliliğine de büyük bir darbe vuruyor. Uluslararası toplum, Trump’ın önerilerinin, Gazze’deki halkın haklarına ve bölgede kalıcı bir barışa zarar vereceği konusunda hemfikir.
ABD’nin İsrail’e verdiği askeri destek ve Trump’ın önerileri, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarını meşrulaştırmaya çalışan bir strateji gibi görünse de, bu süreçte Filistin halkının yaşadığı insani kriz ve uluslararası hukuk ihlalleri göz ardı ediliyor. Bu bağlamda, bölgedeki tüm taraflar için kalıcı ve adil bir çözüm bulunması gerektiği vurgulanmaktadır.
