Kendi ağzından Evliya Çelebi'nin Seyyah Oluşu
HİKAYE
7/23/2024
İstanbul'daki evimde uykudan uyanıklığa geçiş anında, derin bir rüya içinde kendimi bir camide, minberin başında buldum. Camiye yaklaşan biri, kendisinin Sa’d bin Ebi Vakkas olduğunu söyledi ve şu müjdeyi verdi:
"Bu camiye yakında bütün Peygamberlerin ruhları, sahabeler ve alimlerin ruhları gelecek. En sonunda Peygamber Efendimiz, torunları Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Ehlibeyt ve Oniki İmam buraya gelip sabah namazını kıldıracaklar."
Cami, Hz. Peygamber'in girisiyle ışık saçıyordu. Sabah namazının sünnetini kıldırdıktan sonra Hz. Peygamber, bana seslendi:
"Kamet getir."
Bilal-i Habeşi ile birlikte müezzinlik yapmamı istedi. Namazın farzını kıldırdıktan sonra yanıma yaklaşarak şunları söyledi:
"Kalk, Peygamber’in elini öp ve iste ne istiyorsan."
Gözlerim doldu, kalktım ve Peygamberimizin yüzü kapalıydı. Yüzünü açtığında o kadar güzel ve heybetliydi ki, içimden bir hıçkırık geldi ve ağlamaya başladım. Resulullah’ın elini öptüm, dualar ettim. 'Şefaat ya Resulullah' demek istiyordum, fakat heyecandan dilim sürçtü ve 'seyahat ya Resulullah' dedim. Bu hatam Peygamber Efendimizin hoşuna gitti, tebessüm ederek şöyle buyurdu:
"Şefaatim hak, seyahatin de mübarek olsun."
Peygamber Efendimiz, 'El Fatiha' diyerek camiden ayrıldı. Sa’d bin Ebi Vakkas camide en son kalan kişi olarak yanıma gelip şunları söyledi:
"Bak Evliya Çelebi, Peygamber’in şefaatini aldın, seyahat müsaadeni de aldın. Dünyayı gezmeye buradan başlayacaksın. İlk durağın sevgili İstanbul olsun."
Bu rüya, benim için gerçeküstü bir manevi deneyimdi ve seyahatnamelerimde ilham kaynağı oldu.